26 Mart 2014 Çarşamba

Cehennem Çiçeği - Alper Canıgüz


İki hafta önce okudum Cehennem Çiçeği'ni.

Başlar başlamaz Alper Canıgüz'ün o bilindik üslubunu ve beş yaşındaki dedektifi Alper Kamu'yu özlediğimi fark ettim. Bu yüzdendir ki, iki oturuşta da kitabı bitirdim. En azından bi iki yüz, üç yüz sayfa daha uzun olsa hiç de hayır demezdim, okuması oldukça keyifli çünkü. Enerji depolamış gibi hissediyorum Canıgüz'ü okurken.

Cehennem Çiçeği'ni, ilk kitaba oranla daha çok sevdim aslında ben. Espri anlamında da Oğullar ve Rencide Ruhlar'a oranla ufak bir gelişme olduğunu söyleyebilirim. Bunda daha çok güldüm. Belki de ilk kitabı okumamın üzerinden zaman geçtiği için unutmuşumdur içerik ve espri konusunu, bu yüzden sıcağı sıcağına yaptığım bu saptamalar yanlış da olabilir.

Mahalleye yeni taşınan ilginç bir ailenin izini sürüyor Kamu bu kitapta. Tabii ki bunda Ümit'in kardeşini öldürdüğünü iddia etmesinin etkisi büyük, yoksa ne yapsın Kamu bu aileyi? Ortada bir cinayet olduğunu ve bunun öyle sıradan bir olay olmadığını fark eden küçük dedektifimiz başlıyor araştırmaya.

Cinayet soruşturması sayfalar boyunca devam ededursun, bir yandan da Kamu'nun ailesiyle, bakıcısıyla olan ilişkilerine de konuk oluyoruz. Bunların haricinde bir de amcasının ölümü var ki, onunla da ayrıca ilgileniyor küçük Holmes.

Kitabın finalinde ise bu iki mesele de güzelce sonuca bağlandı ve çok da güzel bitti açıkçası. Beni fazlasıyla tatmin ettiğini söyleyebilirim. Sayfalar önceki ufacık ayrıntıların kurguya etkisinin olması ise sevindirici yanlardan bir diğeri.

Alper Kamu o bilindik sivri dili ve hazır cevaplılığıyla okurların gönlünde bir kez daha taht kurmayı başarıyor. Onu yaratan Alper Canıgüz de öyle.

Tatlı Rüyalar ve Gizliajans bir yana, Alper Kamu bir yana.

Canıgüz'den tek isteğim, yazarlık hayatı boyunca Alper Kamu macerası kaleme alması.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder