İlk iki bölümden sonra yazdıklarım:
Kült bilimkurgu dizisi Fringe'ın arkasındaki ikili J.J. Abrams ve J.H. Wyman'in ellerinden çıkan bir dizi Almost Human. Fringe gibi bir efsaneyi yaratmış olan ikili dizinin finalinden sonra bilimkurgu hasreti çekmiş olacaklar ki, yine bir polisiye bilimkurgu dizisiyle daha diziseverlere merhaba dediler ve piyasadaki bu boşluğu bir nebze de olsa doldurdular. (mı?)
Peki nasıl bir dizi Almost Human, neyi anlatıyor?
Diziden şu ana kadar iki bölüm yayınlandı ve ben de bu iki bölüm üzerinden dizinin konusunu kendi yorumumu da katarak anlatacağım.
Yıl 2048, günümüzden otuz beş yıl sonrası. Pilot ve ardından gelen ikinci bölümle birlikte 2048 dünyasının nasıl olduğu hakkında az çok fikir sahibi oluyoruz. Ama bu yeterli değil. Eğer böyle bir kurguyla yola çıkılmışsa, tanıtımlarda bas bas 2048 yılı diye bağrılıyorsa, teknolojik yeniliklere ve o zamanki dünyanın görünümüne daha çok yer verilmesi gerekiyor. Bu konuda bir sıkıntı var dizide.
Tabii ki dizide görünen teknolojik yeniliklerin birçoğu daha önce izlediğimiz dizilerde veyahut filmlerde defalarca gördüğümüz şeylerden ibaret. Dizinin başlangıcı itibarıyla öyle aman aman bir teknolojik yenilik gözümüze çarpmıyor ama bu ileriki bölümlerde çarpmayacağı anlamına da gelmiyor. ikinci bölümde "seks robotları" vardı mesela ama bu da pek şaşırtmadı açıkçası.
Konudan bahsetmek gerekirse eğer. John Kennex on yedi ay boyunca komada kaldıktan sonra işine geri dönen bir polis memurudur. Bu süre zarfında sevgilisini de kaybeder John. Komada kalmasının sebebi ise polis departmanına yapılan bir saldırı.
Zaten dizinin açılış sahnesi de bu çatışma kısmı. İzleyiciler olarak silah sesleriyle merhaba diyoruz Almost Human'a. John Kennex bu saldırıda bir ayağını kaybetmiştir ve kopan ayağının yerine takma biyonik bir ayak yerleştirilir.
Polisliğe geri döner lakin kurallar gereği ikişerli gruplar halinde mesleğe devam etmektedir tüm polisler. Her polisin bir androidi vardır yanında bulunan, onu koruyan, çeşitli bilgileri beyninde depolayan ve daha birçok yan özelliği bulunan. John Kennex ise bu robotlardan nefret etmektedir. Kendisine verilen ilk robot partnerinin davranışlarından rahatsız olan Kennex, sinirlerine hakim olamayınca robotun parçalanmasına sebebiyet verir. Bundan sonraki robot partneri ise yıllardır üretilmeyen farklı bir frekansa sahip "Dorian" adlı robot olur. Üstelik bu robot siyah tenlidir ve her yönüyle diğerlerinden farklıdır.
Robot demişken buraya bir parantez açmak gerekiyor. Aklınızda beliren mekanik robot imgesini bir kenara bırakmanızı rica etmek durumundayım. Çünkü dizideki robotlar sıradan insan görünümündeler, onları farklı kılan şey ise vücutlarındaki ek donanımlar. Bir insana baktıklarında birkaç saniye içinde onun tüm özellikleri gözlerinin önüne seriliyor. Tabii ki onlarca özelliklerinden yalnızca bir tanesi bu.
Dizi, John Kennex adlı polis memuru ve onun partneri konumundaki Dorian adlı android üzerine kurulu. İkilinin yaşamları, görevleri ve sosyal hayatlarında üstlendikleri rollerin kesişimininden doğan birliktelik diziyi sürükleyici hale getirecek mi bunu zaman gösterecek. Ama ilk iki bölüm itibarıyla bu ikilinin diyalogları gayet iyiydi. Bazı konularda ters düşseler de ileride çok iyi anlaşacaklarını düşünüyorum. Gerçi anlaşamasalar dahi izlenir bu ikili yahu, eğlenceliler çünkü. Yani en azından benim hoşuma gitti.
Dediğim gibi, piyasadaki bilimkurgu dizisi kıtlığına büyük oranda son vereceğe benziyor Almost Human fakat şu an itibarıyla eksikleri var. Bu eksiklikler düzeltildiği taktirde dizinin daha iyi yerlere gelebileceğini düşünüyorum. İzleyici kitlesi arttığı ve yeni sezon onayı aldığı takdirde ise dizi daha da farklı boyutlara taşınacaktır muhtemelen.
İlk iki bölüm itibarıyla izlenebilecek bir dizi mi peki?
Elbette. Şans verebilirsiniz.
Sezon finaline dek izledikten sonra yazdıklarım:
Almost Human'ın iki bölümünü izledikten sonra yorumumu yapmıştım yukarıda. Şimdi söyleyeceklerim ise on üç bölüm, yani ilk sezonun tamamı hakkında olacak.
Dizinin eksikleri olduğundan bahsetmiştim fakat eklemiştim, zamanla düzebilir, daha önümüzde bir sürü bölüm var demiştim. Ne yazık ki senaristler bölümleri tek tek es geçtiler ve bahsettiğim eksiklikler sezon finaline dek doldurulamadı.
2048 yılında geçen bir dizi teknolojik anlamda çok fazla geri kalmış durumda. Her bölümde farklı bir senaryo ve her senaryonun da bir klişe olması sebebiyle dizi kredilerini hızlı bir şekilde tüketti ve reytinglerde de bir anda dibe vurdu. İzleyici kaybının yanı sıra, yapımcı J. J. Abrams'ın Revolution'dan sonra bir hayal kırıklığı daha yarattığı konuşuluyor.
John Kennex ve Dorian'ın diyalogları istisnasız her bölümde beni güldürüyordu ve sanırım onca bölümde tek hoşuma gidense bu kısımlar oluyordu. Ha bir de Rudy'nin esprili konuşmaları var tabii.
Aslında dokuzuncu bölümde güzel bir fikir atıldı ortaya. "Duvar" olayı oldukça ilgi çekici bir hava kamıştı diziye lakin ondan sonra yayınlanan bölümler de yine dokuzuncu bölümden öncekilerin seviyesine gerilediği, Duvar ve ötesi hakkında başka hiçbir bilginin verilmemesi sebebiyle büyük bir fırsat kaçmış oldu. Bu yüzden senaristlerin kesinlikle tecrübesiz olduğunu söyleyebilirim.
Dizinin henüz ikinci sezon onayı almadığını ve kuvvetle muhtemel iptal edileceğinin de altını çizeyim. Piyasa güzel bir bilimkurgu dizisi görebilirdi, ama olmadı. Sağlık olsun.
Önümüzdeki dizilere bakacağız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder