10 Nisan 2014 Perşembe
Çocukluğun Soğuk Geceleri - Tezer Özlü
İlk defa okuduğum Tezer Özlü'ye, ilk romanı "Çocukluğun Soğuk Geceleri" ile başlama kararı almıştım kısa bir süre önce. Ve nihayetinde bu kısa "romancık"ı okuyup bitirdim. İtiraf edeyim, fazla vaktimi almadı. Fakat bir şey daha itiraf edeyim, bittiği andan itibaren etkisi hala sürmekte. Kısa ama ağır bir kitap Çocukluğun Soğuk Geceleri".
Edebiyatımızın nostaljik prensesi olduğu söylenir Tezer Özlü'nün, ne kadar erken kaybettiğimiz, genç yaşta "daha yazacağı çok şey varken" öldüğü ve bu fani dünyadan "gittiği" konuşulur birçok yerde, birçok kişilerce. Edebiyatı seven kişiler zaten bilirler bu cümleleri fakat bilmekle yetinirler, günün birinde Tezer Özlü'yü okuduklarında ise işte bu cümleler birer birer anlam kazanırlar.
Bu andan sonra, yazar okunduktan, yazdığı şeyler ve kendisi sevildikten sonra, sıklıkla duyulan lakin duyulduğu anda hiçbir anlam ifade etmeyen, anında unutulan bu cümleler bir anda hiç olmadıkları kadar değerlenirler gözümüzde. Duyup unuttuğumuz o cümleler, beynimizin bir tarafına kazınırlar zamanla.
Ve işte tüm bu olanlardan sonra ise, ölümün ne kadar acı bir şey olduğu, herkes gibi kendinizin de bir gün öleceğinizin farkına vardığınız o korkunç anda, hatıralar üşüşür başınıza. Anılar ağırlaştıkça ağırlaşır, taşıyamaz olursunuz. İçten içe yiyip bitirir sizi tüm o yaşanmışlıklar. Ölümdür aslolan, kalan her şey fani.
Keşke daha çok yaşasaydı ve daha nice eserler kazandırsaydı bizlere Tezer Özlü, insan merak etmiyor değil ileride yazması muhtemel şeyleri. Sözün özü şudur ki, etkilendiğim bir kitap oldu Çocukluğun Soğuk Geceleri ve Özlü okumak için de güzel bir başlangıç oldu benim için.
Konudan ve anlatılanlardan bahsetmeyeceğim bu sefer.
Okuyunuz.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder