Yönetmen: Alexander Payne
Senaryo: Phil Johnston, Robert Nelson
Yapım: ABD
Tür: Dram
Süre: 115 dakika
IMDb Puanı: 7.9
Oyuncular: Casey Affleck, Stacy Keach, Bruce Dern, Bob Odenkirk, Devin Ratray
Oscar Adaylıkları: En İyi Film, En İyi Yönetmen, En İyi Erkek Oyuncu, En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu, En İyi Özgün Senaryo, En İyi Görüntü Yönetimi
Filmin ülkemizdeki vizyon tarihi: 7 Mart 2014
Öncelikle bu filmin normal bir film olmadığını belirtmeliyim. Yani günümüzde çekilen filmlerden bir yönüyle ayrılıyor. Filmin tamamı siyah beyaz. Çok ilginç evet, ama güzel bir hava kattığını söyleyebilirim. Kesinlikle şikayetçi değilim, aksine bu yönü çok hoşuma gitti.
Ve film hakkındaki ikinci şaşırtıcı bilgi: Filmin oyuncu kadrosu oldukça yaşlı. Yaş ortalamasının yetmiş beş olduğunu söylesem sanırım az çok fikir sahibi olursunuz.
Alışılageldik Hollywood filmlerinden farklı, Amerikan aile yapısını daha gerçekçi olarak yansıtan bir filmle karşı kaşıyayız. Zaman zaman duygulandıran, zaman zaman da güldürmeyi başaran, içinizi ısıtacak bir film.
Yaşlı bir adam. Çeşitli hastalıklara ek olarak odaklanma problemi de var. Kim mi? Woody Grant. Hayatının son dönemecinde olan bu adam bir gün posta kutusunda ödül kazandığını belirten bir mektup bulursa ne olur? İşte filmin kısaca özeti bu. Hemen cevap vereyim. Eğer o adam inatçıysa ve mektubu bulduğu andan itibaren oğullarına ve karısına kulak asmayarak yollara düşüp ödülün verileceği yere gitmeye çalışırsa, işler biraz karmaşıklaşacaktır fakat nihayetinde ortaya da tatlı bir film çıkacaktır.
Lincoln, Montana'ya bir hayli uzak ve Woody birkaç kez ailesinden gizli kaçma teşebbüsünde bulunur. Bir kere polisler, birkaç kere de oğlu tarafından ıssız yollarda tek başına yürürken bulunur ve evine geri götürülür. Fakat Woody Lincoln'e ya gidecektir, ya da gidecektir. Artık kafasına kesin bir şekilde koymuştur bunu.
Oğlu babasının bu kesin kararını fark ettikten sonra onu Lincoln'e götürme sözü verir ve bu sayede işler biraz daha rayına girmiş olur. Annesinin yoğun baskılarına rağmen baba oğul yola çıkarlar. Yolda Woody'nin eski evi, dostları, ailesini görürler, bir yaşlı adam için bunlar çok şey demektir ve anıları taşıyan o bedenin nasıl da duygusallaştığına tanıklık ederiz. Zaten alkolik olan Woody, çocukluğunun geçtiği bu kasabada da bir hayli içki tüketir. Hatta ilk defa oğluyla beraber bira da içerler.
Bu andan sonra anne Kate ve diğer oğul Ross da gelirler bu kasabaya ve hep beraber Woddy'nin evini gezerler. Kompresör olayı da çok iyiydi, filmde beni güldüren kısımlardan biri oldu. Woody ve oğlunun rayların üzerinde diş bulmaya çalışması ve ardından şakalaşma sahneleriyse en çok güldüğüm yer oldu. Bunlara ek olarak da mezarlık sahnesi ve lokantada yemek yeme sahneleri de güldürdü.
David'in annesi Kate klasik Türk kadınlarını andırdı bana, çok geveze olmasına rağmen sevimli bir teyzeydi. Babasının bu kadın yüzünden alkolik olmasına şaşmamalı gerçekten. Hele mezarlık sahnesinde yaptığı hareketle beni epey güldürmüştür.
Breaking Bad dizisininde tanıdığımız "Better Call Saul" lakaplı Saul Goodman karakterine can veren ve adeta o karakterle özdeşleşen Bob Odenkirk'i Ross Grant rolünde izliyoruz bu filmde fakat rolü biraz az. David Grant rolünde ise daha çok televizyon dizilerinde adına rastladığımız Will Forte'i görüyoruz.
Prison Break dizisinde hapishanenin müdürü Warden Henry Pope rolündeki Stacy Keach'i de görüyoruz Nebraska kadrosunda. Fakat Keach de yan karakter olarak çıkıyor karşımıza ve Prison Break'deki kadar tatmin edici bir oyunculuk da sergilemiyor açıkçası.
Bruce Dern ise hikayenin başrolünde bulunan Woody Grant'ı canlandırıyor ve kusursuza yakın bir performans sergiliyor. Oğlu David ile olan sahnelerde daha bir iyiydi sanki ama Oscar'ı alsa çıkıp da itiraz etmem. Hak ediyor.
İzleyici olarak bu hikayenin bir trajediyle noktalanacağını düşünmeye başladığımız sırada, anlayışlı bir oğlun dokunuşuyla mütevazi bir başarı hikayesine dönüşüyor film.
Kamyonet aldıktan sonra kalan parayla ne yapacaktın sorusuna babasının verdiği yanıtsa bir hayli duygu yüklüydü: "Size bir şey bırakmak istedim." Filmin etkileyici sahnelerinden biriydi bu.
Filmin yavaş sahne geçimlerini çok sevdim. Yönetmenin şaha kalktığı yerlerdi o kısımlar.
Woody'nin inatla Lincoln'e gitmeye çalışması, yolda hayatının büyük bir bölümünün geçtiği kasabaya uğraması, eski dostlarıyla tekrar karşılaşması, anılarının gün yüzüne çıkması, ödülü kazanmadığı halde hediye edilen şapka sayesinde kazandığını sanması, -veya kazanmış gibi mutlu olması- oğlunun her şeye rağmen babasına destek olması ve ona, parayı kazandığı taktirde alacağını söylediği şeyleri alması ve bunun sonucunda da Woody'nin kamyonetle kasabadan tekrar geçerken geç kalınmış bir hava yakalaması, çevresindekilere ödülü kazandığını hissettirmesi ve o yüzündeki gülümseme paha biçilemeyecek denli etkileyici, buruk da olsa sevindiriciydi.
Amerika deyince aklımıza hep büyük şehirler, devasa gökdelenler ve para gibi şeyler gelir ama ülkenin öteki yüzünü hep unuturuz, kırsal bölge yaşantısını görmezden geliriz. İşte bu film de tam olarak bu noktaya parmak basıyor. Bize bu tip yaşantılardan uzak, tıpkı Türkiye'deki küçük ilçe ve kasaba yaşantılarını andıran hayatların da varlığını gösteriyor.
"Sideway"s ve "The Descendants" filmlerinin senaryolarıyla iki Oscar ödülü kazanan yönetmen Alexander Payne'in bu filmi de senaryosuyla Oscar'a aday ve kazanmaması için bir sebep göremiyorum ben açıkçası. Ama Her filminin almasını daha çok istiyorum ben. Tamam, Nebraska da çok güzeldi ama, Her başka. En iyi Film ve En İyi Erkek Oyuncu da dahil 6 dalda Oscar'a adaylığının bulunduğunu da belirtmeli.
Eğer canınız bir şeye sıkkınsa ve keyfinizin bir an önce yerine gelmesini istiyorsanız, açın Nebraska'yı izleyin. Hele de yaşlı insanları ve onların hayata bakış açılarını seviyorsanız, sıkılmayacağınızın garantisini veririm.
Eminim pek çok kişi sıkıcı olduğunu dile getirip izlemeye değer bir film olarak görmeyeceklerdir bu filmi ama zaten önemli değil ve herkesin sevmesi de beklenemez. Hatta bu filmin aday olduğu dallardan herhangi birini kazanıp kazanmaması da önemli değil, izledikten sonra filmi sevenler zaten ödülü çoktan vermiş olacaklar.
Sade, naif, siyah beyaz hoş bir film Nebraska. İzleyiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder