8 Haziran 2014 Pazar
Fargo
Öncelikle spoiler yok. Diziyi izleyip izlememek arasında kalanlar okuyup yüzeysel bilgi edinebilirler.
Geçtiğimiz haftalarda FX kanalında yayınlanmaya başlayan Fargo, benim için 2014 yılının True Detective'le birlikte en iyi iki dizisi. True Detective'i daha çok sevdim fakat kesinlikle Fargo'nun da ondan aşağı kalır bir yanı yok. Kaliteli bir diziye daha kavuştuğumuz için mutluyum açıkçası.
Şimdi dizi hakkında bir şeyler söylemeden önce ilk olarak 1996 yapımı, Coen Biraderler'in aynı adlı filminden bahsetmek gerek.
Diziye başlamadan önce ekşi'de yorumları okurken birkaç yazarın "ilk önce filmi izlense iyi olur tabii" tarzındaki yorumlarından sonra, önce filmi izlemiş ve daha sonra diziye başlamıştım. Diziyi de filmi de izlememiş olanlar için anca şunu söyleyebilirim: Filmi izlemeden de diziyi izleyebilirsiniz, hiçbir sorun olmaz. Yok, illa ben ilk önce filmi izleyeceğim derseniz eğer, o zaman da size filmi tavsiye etmem.
Şimdi diyeceksiniz ki neden? Coen Biraderler'i severim lakin Fargo bana kalırsa vasat bir film. Top250'de 150.sırada olmayı hak etmiyor, gayet de şişirilmiş. 2 de Oscar heykelciği almış. Oyunculuklar kötü, senaryoyu izleyiciye aktarış tarzı kötü ve bence klişe bir konu. Hal böyle olunca 1.5 saatlik filmi sıkılarak izledim.
Ama dizi öyle mi? Değil. 1'er saate yaklaşan bölümler su gibi akıp geçiyor. Tabii ki bunda usta oyuncuların payı da bir hayli yüksek.
Son dönemin popüler oyuncusu Martin Freeman'ı başrolde, Lester Nygaard rolünde izliyoruz. Oscar ödüllü oyuncu Billy Bob Thornton ise, Lorne Malvo adında karizmatik bir katil rolüyle izleyicinin karşısına çıkıyor. Kadro bunlarla da sınırlı değil üstelik.
Breaking Bad dizisindeki avukat Saul Goodmon rolüyle izleyicilerin kalbinde taht kuran, son olarak Alexander Payne yönetmeliğindeki Nebraska isimli film ile de karşımıza çıkan Bob Odenkirk, Dexter dizisinde Travis Marshall rolüyle izlediğimiz Colin Hanks ve yine Dexter dizisinden Frank Lundy rolüyle aşina olduğumuz Oscar'lı oyuncu Keith Carradine de kadronun diğer parlayan yıldızları.
Dizi suç ve dram türlerine girse de, her bölümde birçok unsuru ele alıyor ve kara mizah da bunlardan biri. Karakter çözümlemeleri bana Breaking Bad'i hatırlatmadı değil. Bu da kötü bir şey değil tabii ki, dizinin kalitesini anlatmak için söylenmesi gerekenlerden.
Kış mevsiminde geçen şeyleri her zaman sevmişimdir ve Fargo'nun dizisinde de bu durum geçerli oldu. Eşsiz kar manzaraları eşliğinde gerilim dolu dakikalar geçiriyoruz, kimi zaman da gülüyoruz. Özellikle Lorne Malvo adlı karaktere dikkat.
Peş peşe işlenen cinayetlerin birbirine girerek karman çorman olması sonucu dizide sular durulmuyor. Yayınlanan her yeni bölümde olayların daha da yoğunlaşması sonucu, izleyici merakta kalıyor. Fakat bölüm sonları müthiş heyecanlı biten dizilerden değil Fargo. Bu da dizinin kalite seviyesini arttıran bir diğer unsur.
Senaryoda Noah Hawley'ın yanı sıra yine Coen Biraderler'in imzası var ve ayrıca dizinin de yapımcılığını üstlenmiş durumdalar. Bir kült olarak anılan ve yönetmenlerin "en iyi filmimiz" dedikleri 1996 yapımı Fargo'yu sevmememe rağmen, diziyi çok fazla sevdim. Bu bölümü de diziden altı bölüm izlemiş biri olarak yazıyorum. Kaldı dört bölüm.
Ha evet, Fargo 10 bölümlük bir mini dizi olacak. Devam edecek olsa dahi yeni oyuncular ve yeni konu ile... Bir True Detective vakası daha yani.
İzleyiniz efendim. Seveceksiniz.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder