22 Mayıs 2014 Perşembe
Dexter (6.Sezon)
Altıncı sezonu bitireli birkaç hafta oldu fakat hakkında yeni yazma fırsatı buluyorum. Zihnimi yoklayarak sezonun önemli olaylarını hatırlamaya çalıştım birkaç dakika. Şimdi şöyle kısaca bi sezon analizi yapacağım.
Öncelikle Dexter dizisi için hayati öneme sahip bir spoiler yemiştim birkaç ay önce, o olayın bu sezon gerçekleşeceğini biliyordum. Elbette Debra'nın, Dexter'ı iş üzerinde yakalamasından bahsediyorum. Bunun bilinciyle başladım sezona.
Eşi Rita'yı kaybetmesinin üzerinden bir hayli zaman geçmiş olan Dexter, oğlu Harrison ile birlikte günlük rutin hayatına devam etmektedir. Bir yandan Harrison'la ilgilenirken, diğer yandan nerede kan varsa orada biterek işinin yükümlülüklerini icra etmektedir. Evet, kan demişken, bu sezon, geride bıraktığımız diğer sezonların tümünden daha kanlıydı. CNBC-e dergisinin eski sayılarından birinde ön bilgi olarak okumuştum bunu sezon öncesinde. Okumasam bile, bu gerçeği görmem zor olmazdı tabii ki.
Her sezonda farklı bir konu işleyen Dexter dizisinin doğal olarak bu sezondaki konusu da farklıydı. on ikibölüm boyunca ağırlıklı konumuz "Kıyamet Güncü Katiller" idi. Biraz daha açacak olursam eğer, "din" temalı bir sezon izlemiş olduk.
İncil'den yola çıkarak, bir profesör ve öğrencisi Kıyamet Günü'nün yaklaştığını söylüyorlar ve bu doğrultuda İncil'de yazanları resmettikleri bir dizi cinayet planlıyorlar. Planlamakla da kalmıyorlar, bir bir hedeflerine doğru ilerliyorlar. Henüz 6x1'de sıra dışı bir cinayete imza atmış olan bu ikili, izleyicileri gelecek bölümler konusunda iyiden iyiye meraklandırmıştı. Açıkçası ben de epey merak etmeye başlamıştım sonraki cinayetleri ve her bir cinayetle de şaşkınlığım biraz daha arttı. Bunlar delirmiş olmalı, dedim kendime. Tanrı'ya inanan kişilerin böylesine akılalmaz cinayetler işlemeleri çok da normal değil çünkü.
Fakat sezon finaline yaklaştığımız sırada öğrendik ki, "katiller" değil, yalnızca "katil." Yani Debra önderliğindeki ekibin aradığı iki kişi olmasına rağmen, profesörün yıllar önce öldüğünün ortaya çıkması sonucu, katil sayısı 1'e düşüyor. Yani Travis adlı "Kıyamet Güncü Katil", ölen profesörüyle konuşuyor bir nevi. Halüsinasyon görüyor sürekli. Bu sahnelerin gerçekliği kanıtlandığında izleyici afallasa da, hemen aklımıza tüm bölümlerde karşımıza çıkan Dexter'ın halüsinasyonu Harry Morgan geldiği ve bu durumlara alışık olduğumuz için çok da takılmıyoruz.
Miami Metro Departmanı'nın peşine düştüğü katil Travis'i, Dexter da kendi amacı için yakalamak istemektedir. Bu yüzden her an ekibin bir adım önünde ilerlemektedir. Ekipten önce Travis'i masasına yatırmak için yanıp tutuşmaktadır Dexter. Aslında ona birkaç şans da verir lakin Travis tüm bu şansları teper. E Dexter da haliyle son çaresine başvurur. Bu yolda ilerleyen Dexter, sezon finalinde oğlu Harrison'ı büyük bir riske atacaktır. Harrison'ın geleceğine dair herhangi bir bilgi bilmediğimden, ister istemez endişelendim.
Ateist olduğunu bildiğimiz Dexter, oğlu Harrison'ı nasıl yetiştirmesi gerektiğine karar veriyor bu sezonda. Bolca iç hesaplaşma ve Tanrı'yı sorgulama durumu mevcut. Nihayetinde Harrison'ın din kavramını öğrenerek büyümesine karar veriyor. Din üzerinden ilerleyen bu sezonda Dexter'ın çok yakın bir arkadaşı oluyor. Tıpkı üçüncü sezondaki Miguel Prado gibi. Peder Sam adlı bu adam ile Dexter'ın yakınlığı artıyor. Tabii bunda Dexter'ın, Peder Sam'in suçsuz olduğunu ortaya çıkarmasının da payı var. En azından Sam, eski Sam değil ve kendini dine adamış durumda. Ama ölümüyle birçok kişiyi de üzdüğü bir gerçek. Böyle bir ölümü hak etmedi bence.
Bunlar haricinde çok önemli bir nokta daha var. Debra, kardeşi Dexter'a ilgi duymaya başlıyor sezonun sonlarına doğru. Psikoloğunun da payı var tabii böyle bir şeyin ortaya çıkmasında. Bu birçok izleyiciyi afallatan bir olay olmasının yanı sıra, bana biraz da gereksiz ve zorlama gibi geldi. Olmasaydı da olurdu, dedim.
Birkaç değişiklik de Miami Metro Departmanı'nda gerçekleşiyor. Debra bir kez daha terfi alıyor ve komiser olarak ekibin başına geçiyor. Tam bu esnada da sevgilisi Quinn'le ayrılıyorlar. Quinn'in yeni ortağı da Angel oluyor. İlk başlar da güzel bir ikili olduklarını düşünsem de, Quinn'in su koyvermesi sebebi ile zamanla araları açılıyor. Hatta Angel, Quinn'in yüzünden ölümden dönüyor. Debra'nın yerine de ekibe Anderson adlı siyahi bir adam katılıyor. Debra ile sevgili olabileceklerini tahmin etmiştim, ama yanıldım.
Dördüncü sezonda izlediğimiz "Üçlemeci" dosyası bir anlığına yeniden açılıyor ve Dexter sırf bu yüzden Nebraska'ya bir kaçamak yaparak Üçlemeci'nin oğlunu buluyor. Bu yolculuk, başına birçok iş açsa da, yolculuk esnasında Dexter'ın kardeşi Rudy'nin bizlere halüsinasyon şeklinde eşlik etmesi güzel bir nostalji oldu. İlk sezonu hatırladık birden. Dexter, Miami'ye döndüğünde Rudy'nin gidip yerine tekrar Harry'nin halüsinasyon olarak görünmesi ise hoş bir detaydı.
Masuka yine o bildik Masuka. Kendisine stajyerler tutuyor ve onları cinayet masasında eğitiyor. Bunun sonucunda da ortaya izlemesi keyifli sahneler çıkıyor. Bir de o klasik gülüşünü duyduk mu, tadına doyum olmuyor.
Bir zamanların ünlü seri katili "Diş Perisi"nin yaşlanmış olarak Miami'ye gelmesini ve Dexter'ın da onu öldürdüğünü söyleyeyim son olarak. Yıllar boyunca adaletten kaçan katilin Dex'ten kaçamadığını görünce biraz tebessüm ettim açıkçası.
Karman çorman olmuş olabilir ama altıncı sezon böyle geçti. Yedinci sezonda bambaşka bir Dexter ve bambaşka bir Debra göreceğimizi tahmin etme çok zor değil.
Şimdi sezon sıralamamı yapayım: 4-2-5-1-6-3
Son iki sezon, bitecek diye üzülmeye başladım şimdiden. Neyse, yedinci sezona başlayalım bakalım...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder